Temmuz 2011
Şubat ayında karda zirvesine çıktığımız Işık Dağı civarına (Bakınız : http://www.deretepe.net/gezi-hikayeleri/isik-dagi-kis-tirmanisi/) bu kez motosikletlerimizle gitmek üzere Ankara’dan yola çıktık. Amacımız kışın yürüyerek çıktığımız zirveye bu sefer motosikletlerle çıkmaktı. Kızılcahamam’a kadar gelmişken Soğuksu Milli Parkını da görmeden geçmeyelim dedik. Ormanın derinliklerinde bir mola yerinde ilk fotoğraf
Parkın yukarı kısımlarından Kızılcahamam dağları. Bu fotoğrafı çekerken, Kızılcahamam’ın simgesi olan ve aynı zamanda şehrin girişinde kocaman bir de heykeli olan “kara akbaba kuşu bu dağlarda yaşıyor olsa gerek” diye geçiriyorum içimden.. Maalesef tür yok olma tehlikesi altında !
Milli parktan merkeze iniyor ve karnımızı doyuruyoruz.
Her zamanki gibi yemeğin üzerine çaysız olmaz
Yemekten sonra Kızılcahamam’dan ayrılarak Çerkeş yoluna giriyoruz. Bir süre devam ettikten sonra Salın köyü yol ayrımına geliyoruz.
Arkamızda Işık Dağı ile bir hatıra fotoğrafı çektikten sonra köyün içine doğru devam ediyoruz.
Köyün içinden geçen dere
Köy meydanı ve çeşmesi
Salın’dan çıkarak Karagöl’e doğru devam ediyoruz, renkler muhteşem.
Arkamızda kalan Yağcıhüseyin köyü
Ve Karagöl..
Gezilerimizde ne fotoğraf çekmekten ne de motosikletten vazgeçebildiğimiz için aşağıda görüldüğü gibi genelde ikisini bir arada yürütmeye çalışıyoruz. Gideceğimiz yere vardıktan sonra makinelerimizi çantalarımızdan çıkarıp boynumuza asıyoruz. Böylelikle güzel bir yer gördüğümüzde motosikletten inmeden istediğimiz fotoğrafları çekiyor, vakit kaybetmiyoruz.
“Işık Dağı Kış Tırmanışı” başlıklı yazımızı okuyanlar hatırlayacaklardır, kışın geldiğimizde Karagöl’ü neredeyse zor bulmuştuk. Her yer karla kaplı bembeyaz olduğu için ilk bakışta gölü çevreden ayırt edememiştik. Göl yüzeyi tamamen donmuştu.
Karagöl’den az sonra çıkacağımız Işık Dağı’nın zirvesine bir bakış
Karagöl’den ayrılıyor ilk bulduğumuz çeşmede serinlemek için duruyoruz.
Tabi ki bir de hatıra fotoğrafı..
Dağın çevresini dolaşırken zaman zaman bizi zirveye çıkaracak uygun bir yol bakıyoruz ama eriyen karlardan olsa gerek yollar hep bozulmuş. Sanki yukarılardan sel gelmiş gibi zirveye çıkan yollar hep büyük büyük taşlar, kaya parçaları ile dolu. İçimden “şimdi altımda bir enduro olacaktı ki” diye hayıflanıyorum..
Yol arayışlarıyla dağın çevresini epeyce dolaştık. Neredeyse Karagöl’e göre dağın tam arkasına yaklaştık. Bu noktadan sonra daha fazla devam etmemeye karar verdik. Şener arkada gps uyumlu cep telefonundan nafile “zirve yolu arama” çabalarındayken ben de ön tarafta objektiflere poz veriyorum. “carpe diem!” modundayım. Yolu bulamadık, bulduğumuz yollar da motosikletlerimize uygun değildi, birbirimize çaktırmıyoruz ama moraller biraz bozuk ama napalım 🙂 sağlık olsun..
Bulunduğumuz noktadan aşağıdaki yaylaları fotoğrafladıktan sonra dönüşe geçiyoruz.
Kızılcahamam’a yaklaşırken manzarayı seyretmek üzere bir mola veriyoruz. Aşağıda görünen Eğrekkaya Barajı ve Kızılcahamam’a ait binalar
Arkamızda Eğrekkaya Barajı ile son bir hatıra fotoğrafı çektikten sonra durmaksızın Ankara’ya devam ediyoruz.
Bir sonraki gezi yazısında görüşmek üzere..
Son Aramalar
karagöl jeositi, soğuksu milli parkı, çeşme yazıları, eğrekkaya barajı, yol ayrımı, köy, manzara yazıları, cesme basi yazilari, balıkköy çınar nehir, köy dağları, karagöl jeosit, eğrekkaya, köy çeşmesi yazıları, moto gezi, ula ilçesi görseller, jeosit, en g, foto, karagöl manzaraları, SALIN KÖYÜ KARAGÖL, köy manzaraları, ışık dağı karagöl, bolu dağı tüneli, sinekli barajı, sineklidağ köyü
Karagöl’ün kışı ve yazı ayrı bir güzel…Emeklerinize sağlık 😉
Yine gelincikler, çeşme başındaki eşekcik ve Karagöl’ün üzerindeki bulutla gölgelenmiş muhteşem foto… tüm yazıları kaçırmadan okuyorum, yorum yapmadan duramıyorum, emek ve sevgi olduğu çok belli, ellerinize sağlık.
Fotoda Salın Köyü ayrımındaki tabelada “JEOSİT” diye bir kelime dikkatimi çekti. Yüce Google’dan öğrendiklerimi çok kısa paylaşıyorum:
“Dünya Jeolojik Miras Listesi” adlı UNESCO projesi ile “Jeolojik Miras” terimi 2000’li yıllarda hayatımıza girdi.
Jeolojik Miras: 4,6 milyar yaşındaki dünyanın jeolojik tarihine tanıklık etmiş, olağandışı görsel özelliği nedeniyle farklı, asla yeniden oluşturulamayacak, yerine konulamayacak, yok olma tehdidi altındaki doğal oluşumlardır. Ör: Fosil, mineral, kristal, süs taşı, maden, mağara, karstik yapı, kaplıca, peri bacası, kumul vs.
Jeolojik miras jeopark, jeosit ve jeotop kavramlarını kapsar:
Jeopark: Aynı ya da farklı türden birkaç jeolojik özelliğin bir arada bulunduğu, sınırları belirli bölge.
Jeosit: En geniş kapsamıyla, güncel veya eski herhangi bir jeolojik süreci, olayı veya özelliği ifade eden kaya, mineral, fosil topluluğu, yapı, istif, yer şekli veya arazi parçasıdır. Arkeolojik-tarihi değeri olanlar da KÜLTÜREL JEOSİT’ tir.
Jeotop: Bir jeolojik özelliğin en karakteristik görüldüğü yer, o ülkedeki benzerlerinden en güzeli.
JEOTURİZM: Bir bölgenin, kapsadığı jeolojik miras vesilesiyle, özellikle bunları görmek amacıyla gezilmesi ve ziyaret edilmesi.
Ülkemizde Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRKO) bu konuda çalışmalar yapmaktadır.
Değerli bilgiler için teşekkürler..
Geri İzleme: Türkiyedeki Milli Parklar
2 güne karagöldeyiz ayrıntılı anlatım ve fotograflar için cok tesekkürler Arkadaşlar 🙂 Maceracı ruhunuza sağlık 🙂
Merhaba,
Yağcıhüseyin köyünden Karagöl’e nasıl geçtiniz? Google haritalardan bakıyoruz ancak bulmıyoruz. Bizde motosikletlerimizle gideceğiz. Rotayı paylaşabilir misiniz.
Güzel yazınız için teşekkürler
merhaba,
rotaya falan hiç gerek yok. köy çıkışından yaklaşık 500 mt zaten karagöl 🙂 google haritalarda görünmeyen ancak otomobil, motosiklet vb. her aracın rahatlıkla gidebileceği köy yollları var. direk çıkıp gidebilirsiniz, köyde kime sorsanız gölü hemen gösterecektir.