Efendim, mağaralar mağaralarımız… Varlar, çoklar, güzeller, korkunçlar, gizemliler vs. 2014 Ağustos’ta henüz sizlerle paylaşmak nasip olmayan aşırı ayrıntılı bir tatil sırasında yolumuz Denizli’de Kaklık Mağarası’na düştü. Çocukluğumda Denizlili bir komşudan kulağıma çalınmış bu mağaranın ismini tabelada görüp “Haydi gezelim” diye yoldan saptığımızda, bugün aşağıdaki satırları yazacağımı hiç düşünmemiştim.
Deretepe.net prensip olarak gezdiği yeri araştırmadan, topladığı tüm bilgiyi farklı kaynaklardan doğrulamadan sizlerle paylaşmaz, farkı da budur (Reklamlar bitti!). Her ne kadar modern seyyahlar, amatör yazarlar olsak da, internetteki bilgi kirliliğini ciddi şekilde protesto ediyor ve doğrusunu iletmeye çalışıyoruz. Bununla beraber daima düzgün Türkçe, akıcı üslup, imla ve gramere dikkat ediyoruz. Anlayacağınız deli gibi çabalıyoruz tek paragraf için (Hani bitmişti reklamlar?). Lakin bu Kaklık Mağarası beni bitirdi sayın seyirciler…
Denizli merkeze 30, Pamukkale’ye 45 km mesafede, oluşum gelişim bakımından ilginç özellikleri olan bir mağara Kaklık. Pamukkale (Hierapolis) ve Laodikeia antik kentleri yolu güzergâhında olduğundan turistlerin de ilgisini çekiyor, çeksin zaten. Honaz ilçesi Kaklık beldesi sınırları içinde, doğal sit alanı ve 2002 yılında turizme açılmış. Belediye işletmesinde olan mağaraya giriş ücreti çok uygun, yanılmıyorsam 2-3 lirayı geçmiyordu. Tabelayı takip edip bir kanal yanındaki ağaçların altında duran arabaların yanına aracımızı park ettik. Yaz, sıcak, telaş derken su ve yeşil gören ben o su kanalını es geçemem tabi.
[pro-player width=’480′ height=’360′ type=’video’]http://www.deretepe.net/wp-content/uploads/1.flv[/pro-player]
İlerledik ve tabelayı gördük.
Solda mağara girişi sağda havuzumsu bir şeyler. Önce etrafa bakalım dedik.
Orta boy bir havuz, yüzen insanlar, şezlong, şemsiye tuvalet, soyunma kabini, bir büfe. Pek bir anlam veremedik. Hatta içimden “Yazık ya, e haklılar tabi, memleketin adı Denizli ama denizi yok. Ne ironi!” falan dedim (cahilceydi, kabul ediyorum:). Bir de havuzun her yeri yeşil-yosun falan, deminki kanal daha berraktı, neyse canım havuza girmeye gelmedik zaten. (Meğer şifalı termal miymiş neymiş)
Geri döndük, mağaraya gireceğiz. Bir başka tabela, okuduk, resmini çektik, aha da aşağıda.
İnternette Kaklık mağarası diye ararsanız karşınıza çıkan sonuçların %90’ında yazanlar, bu tabela içeriğinin birebir aynısı. Bildiğin copy paste yani. Araklamada sınır tanımıyoruz milletçe. Zaten bunu fark ettiğim an da benim bu yazı için çektiğim işkencenin başlangıcıymış değerli okurlar. Neyse…
Girişte bir biletçi amca, cüzi ücret, bir şeylerden dert yandı ama unuttum. Ben dert dinlerken Mehmet Ali ve Onur merdivenleri inmeye başlamış bile.
Üçer beşer indim ben de basamakları, cins bir şahıs olduğumdan başka yönlere bakıp başka şeyleri inceliyorum. Arkamı döndüm ki ekip foto çekiminde:
Ve bu da çektikleri kare:
Fotoğrafta dışarıdan gelip mağaranın içine akan bu su var ya, hah işte birazdan göreceğiniz travertenleri o oluşturuyor (galiba).
Bu arada ben bir küçük bir video çektim girizgâh babında. Videoda Kaklık ilçesi demişim ama doğrusu Honaz ilçesine bağlı Kaklık beldesi olacak. Gerçi ilçe mi olacakmış neymiş, biletçinin yalancısıyım.
[pro-player width=’480′ height=’360′ type=’video’]http://www.deretepe.net/wp-content/uploads/11_kaklik_magarasi_deretepe.flv[/pro-player]
Efendim, biyolojiden hatırlarsınız, su yosunu, alg, klorofil, gün ışığı, fotosentez falan filan. Hah, işte bu mağara aslında yerin altında bir kısım yer altı suları, jeotermal bilmem ne ile kendi çapında takılıyormuş. Derken bunun tavanı çökmüş, yuvarlak oval geniş bir açıklık oluşmuş, mağara kabak gibi açığa çıkmış. Zaten o zaman traverten falan da yokmuş yanlış anamadıysam, dedim ya, o travertenler sonradan dışarıdan gelen su tarafından zamanla oluşturulmuş. Neyse işte, çöküntü obruğu, bunu da coğrafyadan hatırlayın bakalım. Ay dağıldım, işte bu delik sayesinde ışık alan yerlerde bir yeşillik, bir bitki örtüsü ki sormayın.
Bu arada yukarıdaki fotoda suyun rengine dikkatinizi çekmek isterim. Ha bir de obruk kelimesini yıllar önceki Mersin Cennet Cehennem ziyaretim ve KPSS ile memur olma teşebbüslerimden sonra ilk kez kullandığım tarihi bir ana şahit oldunuz az önce 🙂
Biraz daha indim. Kolay gezilmesi, güvenlik ve mağarayı koruma amacıyla yapılan yolda ilerledim.
Arkamı dönüp yukarı baktığımda çöken tavanı daha iyi anlatan bu görüntüyle karşılaştım:
Tabi o zaman tavan çökmüş bilme ne bilmiyorsun, affedersiniz mal gibi bakıyorsun. Tamam, girişteki tabelayı okuduk ama o ne ya öyle, dünya kadar jeolojik terim falan. Bak sinirlendim yine. Dur anlatacağım sebebini birazdan.
Bir yerlerden İkinci Pamukkale, Küçük Pamukkale, Mağara Pamukkale veya Yeraltındaki Pamukkale ifadelerini duyarsanız bilin ki hepsi aynı yer ve işte bu mağara, sebebi de travertenler, buyurun efendim.
Ahşap korkuluklu yolda ilerlerken, her yeri nemli bu mağarada devasa bir örümcek ağı dikkatimi çekti. Dünya çapında ünlü bir fotoğrafçı edasıyla deklanşöre basıp yakaladığım ışığa sevindim, neyse fazla sürmedi havam, herkes haddini bilmeli canım!
O su damlası senin, bu dikit benim, yok kükürt kokusu, yok ayağım ıslandı derken mağara turumu tamamladım.
Şimdi buraya kadar okuduğunuza göre “Gezmişsin, yazmışsın işte, yukarıda neyin atarını yaptın hala anlamadık” diyebilirsiniz sevgili dostlar. Şöyle ki; kesişen fay hatları, Kokarhamam Pınarı, Haydarbaba Türbesi, Malı Dağı gibi anahtar kelimelerden hiç bahsetmedim dikkat ettiyseniz. Çünkü internet araştırması beni çıldırttı, içinden çıkamadım. Yok efendim Büyük Menderes’in kolu Çürüksu alüvyal ova yapmış da, bu mağara yakınlarında aynı yeraltı bilmem ne sistemi içinde başka mağara varmış da, bunların suları arkadaş mı olmuş da, mağarada kırlangıç ve yarasa yuvaları varmış da ki ben görmedim, mağarada insan sağlığını tehdit eder derecede hidrojen sülfür ve karbondioksit çok ama oksijen azmış da, bu yüzden mağaranın bir kısmı mı açılmış ziyarete de… Ay daha neler neler, çıldırıciğim sevgili seyirciler.
Ya nasıl olur da anlaşılır bir dille doğrulanmış bilgilerin bulunduğu güncel bir kaynak olmaz? Nasıl olur da www.kaklikmagarasi.com falan olmaz. Yani paraya sıkışık olmasam gidip alacağım alan adını, sonra satarım belediyeye. Hatta bak buradan söylüyorum, yapın isterseniz. Gördüklerimi ve öğrendiklerimi teyit edecek kaynak aradığımda ya aşırı jeolojik hidrolojik bir şeylerle ya da kopyala yapıştır bilgilerle karşılaşıyorum. Aslında bir sarışın için oldukça zekiyim ama çözemedim işte. Bir Başak Burcu’nun araştırmacı gazetecilik kariyerine sekte vuran kader utasın. Her gittiğim yerde de 3 gün kalıp belediye başkanıyla röportaj yapamam ki!
Sonuç olarak istediğim her şeyi öğrenemeyip ziyadesiyle sinirlensem de gördüklerimi sizlerle paylaşmadan gözüme uyku girmedi kıymetli okurlar. Umarım siz gider, gezersiniz, gezdikçe beni anarsınız, öğrendiklerinizi de bu kardeşinizle ve deretpe.net ile paylaşırsınız. Gidemezseniz bari şuraya gidin: http://www.3dmekanlar.com/tr/kaklik-magarasi.html
BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM:
Yine de her şeye rağmen,
- Acıpayam’da Keloğlan, Alacain ve Aslanini Mağarası; Çivril’de Teresuyu ve Akkale Mağarası; Çal’da Merdivenli Kuyu Mağarası; Babadağ’da İncirpınar Mağarası; Tavas’ta Köyçukuru, Çakıroluk ve Öğlekayası Mağarası; Güney’de Karabeyini Mağarası; Kale’de Eskikale ve Kapuz Mağarası; Çameli’de Karagöz Kargın Dağı Mağarası ile Denizli’nin bir mağara cenneti olduğunu,
- Kaklık isminin rivayete göre taş oluklarına verilen kaklık isminden ya da yörede çokça bulunan kekliklerden geldiğini,
- “MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Karst ve Mağara Araştırmaları Birimi” diye bir şey olduğunu,
- Mağara bilimine Speleoloji dendiğini,
Öğrendiğimde BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM…
Son Aramalar
kaklık mağarası giriş ücreti, Kırlangıç balığı mail, denizli kaklık mağarası giriş ücreti, kaklık mağarası giriş ücreti 2016, kaklık mağarası giriş ücreti 2014, kaklık mağarası giriş saatleri, denizli kaklık mağarası kaç km, kaklık Mağarası nerede, kaklık mağarası giriş ücreti 2015, kaklık mağarası yol haritası, denizli tuz mağarası, Tahıl Deri mail, kaklık mağarası nasıl gidilir, honaz kaklık mağarası, denizli kaklık mağarasına nasıl gidilir, Sülfür mail, kaklık mağarası hakkında bilgi, kaklık mağarası, kaklık mağarası kısa bilgi, kaklık mağarası ile yazı, kaklık mağarasına giriş ücreti, kaklık mağarası ücretli mi, mersin kaklık mağarası, Sanliurfa arap kizlari, Sol Cennetin Irmakları Neyi arada bul çal
Kaklık ismini görünce yorum yapmadan edemedim. Çocukken köyde kaklıktan az su içmemişimdir. Burada da aynı anlamda mı kullanılıyor bilemedim ama kaklık diye kayalar üzerindeki çukurlara derler bizim oralarda. Bu çukurlara yağmur yağınca su dolardı. Keçi arkasında o taştan o taşa koştururken susar ve su temizse yudumlardık afiyetle vesselam…
Feytullah Bey, çocukluğunuzda su içtiğiniz oyukların olduğu yöre neresi söylememişsiniz ancak yazının sonunda da belirttiğim gibi taş ve kayalardaki oyuklara kaklık deniyormuş. Ne şanslıymışsınız ki öyle temiz suyu bulabildiğiniz masum ve doğal çocukluk anılarınız var. Yazımızı okuduğunuz ve bilginizi paylaştığınız için çok teşekkürler…
Açıkçası son kısımdaki kaklık ismi ile ilgili bilgiyi okumadığımı siz yazınca farkettim! Ya da sonradan mı eklediniz bilemedim 🙂
Yöre Akdeniz bu arada… Mehmet Ali ile aynı yerde çalışıyoruz ek bilgi olarak 🙂
Güzel, eğlenceli, aydınlatıcı yazınız ve fotoğraflarınız için ben çok teşekkür ediyorum
Assolist Hanım yine dönüştürmüşsünüz, kaleminize sağlık.
Geri İzleme: Yol Yok, Huzur Çok: SİMENA | DereTepe.Net