ÇOCUKLUĞUMUN EN GÜZEL YILLARINI GEÇİRDİĞİM YERLERDEN BİRİ : DÖRTYOL
Nisan 2011
Erdemli’den Kilis’e gidiyoruz. Adana’dan geçerken otoyol kenarında zakkum ağaçları
Ceyhan yakınlarında Yılankale
Osmaniye’ye doğru devam ederken fikir değiştirip Dörtyol’a uğramaya karar veriyoruz
Önceleri Adana’nın bir ilçesi olan Dörtyol, Hatay’ın anavatana katılmasıyla birlikte bu ilimize bağlanmıştır.
Her insanın çocukluğunun (büyük ihtimalle en güzel yıllarının) geçtiği yerler vardır. Benim için de Dörtyol bunlardan bir tanesi. Annem ve babam öğretmen oldukları için pek çok yer gezdik. Tahmini olarak 10-15 yaşlarım arasını bu güzel ilçede geçirdim. Ablamın da benden 2 yaş büyük olduğu düşünülürse o yıllarda o da çocuk sayılırdı. Ablam, ben ve ortak arkadaşlarımızla birlikte bu ilçede o park senin, bu bahçe benim… bir çocukluk geçirdik. Şimdi o yıllara dönebilmek için neler vermem..
Okuyucular için biraz sıkıcı olabilir ama varsın olsun, bu yazım da gerekirse okunmasın 🙂 bu gezi yazımı da kendim için yazmış olayım, zira fotoğraflar üzerinde yeri geldikçe çocukken oralarda neler yaptığımızdan, ne oyunlar oynadığımızdan bahsedeceğim.
Aşağıdaki fotoğraf Dörtyol Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (TİGEM) bahçe giriş kapısından..
Bu yolu çok severdik (sevilmeyecek gibi mi?). Burası bize piknik yeriydi. Haftasonları sıkıldıkça “tigemin bahçesi, tigemin baçesi” der dururduk. Malzemeleri hazırlar “tigemin bahçesi”ne pikniğe giderdik. Sağolsun tanıdıklarımız giriş için problem çıkarmazlardı. Bu uzun yoldan yürür, yolun sonundaki turunçgil bahçelerinde portakal ağaçlarının altındaki banklara otururduk..
Burası Dörtyol Kız Meslek Lisesi. Yukarıda da bahsettiğim gibi bizimkiler öğretmen olduğundan ömrümüz okul bahçelerinde geçti. Anaokullarında büyüdük. Bu bahçede ablamla ne oyunlar oynardık.. Çam ağaçlarından dökülen çam fıstıklarını toplar, afiyetle yerdik. İşin içinde emek olunca daha tatlı gelirdi. Annemin tatlı yapmak için üstten ikinci mutfak çekmecesine stokladığı fıstıklar buradakiler kadar lezzetli olmadı hiçbir zaman 🙂 Sonra daha yeşillikti buralar.. Otların arasında gezen kaplumbağaları yakalar severdik. Ninja Tosbağaları izleyerek büyüdük biz, şimdikiler gibi facebooklarla değil ! Bir de yöreye has büyük kertenkeleler olurdu bu çam ağaçlarında.. Onlardan korkardık.
Burası Atatürk Meydanı. Kent merkezi diyebiliriz. Bayramlarda, önemli günlerde, resmi törenler, çelenk koyma merasimleri hep fotoğrafta görünen Atatürk heykelinin önünde yapılırdı. (resme tıklayarak büyütebilirsiniz) Arkadaki bina mı dediniz? O bizim evimiz 🙂 Valla süper yerdeydi evimiz 🙂 Şehrin göbeğindeydi. Çarşı, dükkanlar hemen evimizin altıydı. Dörtyol’u tanıtan kartpostallarda, şehri anlatan yazılarda hep fotoğrafı çıkardı evimizin bu sayede..
Yine şehrin merkezinde Atatürk Meydanı’nın bir yanında kalan PTT binası ve Merkez Camii. Arkada da petrol ofisi. Edebali’lerin evi petrol ofisinin arkasındaydı. Okul çıkışı akşamları bir koşu yolun karşısına geçer, futbol oynamak için Edebali’yi çağırırdım. Evimizin yanındaki bahçede maç yapardık. Şimdi park yapmışlar bahçeyi. Bahçenin bir köşesinde de taksi durağı vardı. Taksici abiler de katılırdı zaman zaman oyunumuza, bizi tanırlardı.. Bir de Yunus vardı arkadaşım. Ablam da iyi futbol oynardı. Defansın bel kemiğiydi 🙂 Ben, Edebali, ablam, Emre, Yunus çok maç yaptık. Bahçenin bir tarafında bir karabiber ağacı vardı. Kale ağacın tam altındaydı. Karabiberler olgunlaşıp yere döküldüğü mevsimde basıp basıp düşerdik. Kimse kaleci olmak istemezdi 🙂 Düşüp bir tarafımızı kırmamak için ceza sahasında maçlar ağır çekim ilerlerdi 🙂 Çok özledim eski arkadaşlarımı.. Şimdi kimbilir nerelerdeler? Tesadüfen bir gün bulur da bu yazıyı okurlarsa buradan hepsine çoook selamlar gönderiyorum, sizleri çok özledim…
Ve evimizin önü.. Kapımızın önünün çarşı olduğunu söylemiştim. Sol tarafta dikine “kuaförü” yazan yer apartmanımızın kapısı. Yan daireyi kuaför yapmışlar. Öndeki araç benim, arabanın yanında annem ve babam eski komşularla sohbet ediyorlar..
İlk Kurşun Anıtı ve Parkı. Milli mücadelemizde ilk kurşun Dörtyol’dan atılmıştır! Bu park ta Dörtyol’daki ilk evimizin yanındaydı. Bir sene kadar kirada kaldıktan sonra şehir merkezindeki kendi malımız olan ilk evimizi satın aldık. Bu parkta da az oynamadık..
Çocukluk arkadaşım Fahrettin ve ilk evimizin önü.. Ne güzel oldu Fahrettin’i tekrar görmek, eski günlere, çocukluğumuza dönmek..
Son olarak şehrin içinden Amanos Dağları’na bir bakış.. (Amanoslar=Nur Dağları, halk arasında Gavur Dağları olarak ta bilinir)
KİLİS
Dörtyol’dan Kilis’e geçiyoruz. Osmaniye’nin Bahçe ilçesi yakınlarında rüzgar türbinleri (rüzgar enerjisi ile elektrik üretimi)
Kömürler (Nurdağı) civarında viyadükler
Kilis’e yaklaştık. Arkada Antep fıstığı ağaçları.
Babaannemim evinin sokağından bir kare.
Nenemin evinin banyosu. Bu banyoyu çok sever, her gidişimde muhakkak bir defa yıkanırım. Sobanın altına koyulan katı yakıt ile üst tarafta bulunan su ısıtılır. Kurnada soğuk su ile karıştırılan sıcak su, istenen sıcaklığa geldiğinde tas tas alınarak kafaya dökülür 🙂 Pirinalı banyo sobası denir buna. Pirina, zeytinyağı imal edilirken yağ çıktıktan sonra kalan posa kısmına (zeytinlerin çekirdekleri vs.) zeytin ağacının yaprakları ve diğer kırılan küçük dalları vb. kısımların katılarak sıkıştırılmış haline Kilis yöresinde verilen isimdir. (pirina=pir=bürün) Sobalarda falan güzel yanar.
Evim damı. Baba tarafından torunlar adına neredeyse bu damda büyüdük diyebilirim. Çok oyunlar oynadık. Yaz akşamlara yere yatakları serer, yıldızları izleyerek damda yatardık. Hala da gittikçe yatarız 🙂 Hava karardıktan sonra Suriye köylerinin ışıkları bu damdan çıplak gözle görülebilmektedir.
Damın kiler kısmı. Fotoğrafa baktıkça senelerdir değişmeyen kuru ekmek kokusu burnumdan gitmiyor.
Buna da şire havuzu derler. Şire, üzüm suyuna verilen isimdir. Bu havuzlarda üzümler ezilerek, başta pekmez olmak üzere yöreye has diğer tatlıların yapılabilmesi için üzüm suyu çıkarılır. İsmi şire havuzu olmakla birlikte domates ezilerek salça yapmak için de kullanılır. Hatta evde torun torba çoksa, 3 çocuğa kadar olimpik yüzme havuzluğu yapmışlığı da vardır 🙂
Evi yeterince tanıdıktan sonra şimdi çarşıya çıkalım. Kilis sokaklarından birkaç kare
Şehrin kuzeyinde Şörhabil (Şurahbil) Camii. İçerisinde bir zatın türbesi de bulunur. Cami dış duvarındaki yarım oyuklarda yerden toplanan taşlar dengede tutturulmaya çalışılır. Taşını dengede tutturanın dileğinin gerçekleşeceğine inanılır.
Şörhabil mahallesinde objektifimize poz veren çocuklar
Yine, hemen hemen her gelişimizde, rahmetli dedemin mezarını ziyarete geliriz. Kilis bebek mezarlığından (eski mezarlık) bir fotoğraf
Şehir merkezi ve Kadı Camii
Cumhuriyet Meydanı ve Tekye Camii
Kilis Adliye Sarayı
Tekye Camii
Kilis Mevlevihanesi
Mehmet Paşa Camii
Restorasyon halinde Hoca Hamamı
Sanırım motosiklet merakım memleketimden geliyor 🙂
Pasajlardan bir görüntü. Pasajlar genelde Suriye’den (Halep) kaçak gelen malların satıldığı alışveriş merkezleridir. Eskiden Kilis ve Antep’in simgesi olan bu yerlerde, ülkemizde başka bir yerde bulamayacağınız kaliteli ve uygun fiyatlı ürünler (bilhassa elektronik) satılmaktaydı. Pasajlar zamanla eski canlılığını yitirdi.
Başka bir pasajın içerisinde ablamla alışverişteyken..
Alışverişimizi de tamamladıktan sonra meşhur Antep tatlılarını yemeden gitmek olmaz. İsteğe göre kaymaklı künefe, dondurmalı şöbiyet veya Antep baklavası..
Hediyelik olarak mayanalı kahke (rezeneli) alınabilir.
Şehrin doğusunda, Antep yolu üzerinde bulunan Hacı Cümbüş Camii. Kilis’in en yeni camilerinden
Bir sonraki durağımız Gaziantep’te görüşmek üzere..
Son Aramalar
banyo kazanı, dörtyol, kilis merkez, osmaniye bahçe, kilis şehir merkezi, banyo sobası, banyo kazanı fiyatları, kilis şehri, banyo kazanları, kilis pasajı, osmaniye bahçe ilçesi, antep kilis, banyo sobaları, banyo sobası fiyatları, bahçe ilçesi, adana otobanı, antep nurdağı, ITIR MANAZ, mayanalı kahke, gaziantep gezi, dörtyol sağlık meslek lisesi, banyo kazanları fiyatları, kilis merkez görüntüleri, kilis gezi, çocukluk yazıları
Resimler bir harika, yorumlar olgunlaşacak 🙂 diyorum ki tarihi camilerin geçmişi hakkında da minikcik bir bilgi yazsaydın çok ama çok güzel olurmuş..
harikaa mali ellerine saglık..
Sağol Fahrettinim, kendine çook iyi bakasın, amcana ve bizi tanıyanlara selamlar, seni seviyor ve özlüyoruz.. en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere..
Helal olsun be! Demek ki insan isteyince dünya telaşından kaçıp, işten güçten gerekirse izin alıp, gönül almka için, özlem gidermek için , özünü unutmamak için çok kısa zamanlara çok büyük anılar sığdırabiliyormuş. Çok güzel anlatmışsın, bazı yerlerde gözlerim doldu, dayanamadım. Günler bir daha gelmemek üzere geçip gidiyor ama işte bu hatıralar, bu fotoğraflar, bu arkadaşlıklar yaşatılabiliyorsa o zaman boşa gitmemiş oluyor. Evet doğrudur, anlattığı her şeyi yaptık. Kaplumbağalardan, çam fıstıklarına. Futbol kazaları, Fahrilerle yedikule oyunu. Kilis’te damda koşturmaca ve azar işitme. Neyse, uzatmayayaım. Hepimizin çocuklarının da bu neşe ve vatan sevgisiyle, memleket bilinciyle büyümesi dileyğiyle…:)
BİR DÖRTYOLLU OLARAK SANA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYOR ELİNE YÜREĞİNE SAĞLIK DİYORUM.
Değer verip, vakit ayırıp okuduğunuz için ben teşekkür ederim..
bu güzel paylaşım için teşekkürler bsaakaoa
Merhaba aramalarda farkettim .Aynisini bende yapmak isterim.Ne çocukluğum geçti nede 3 günden fazla kalmışlığım var Kilis’te.Ama Kilise hizmet emek oralara gitmek bizi çok mutlu ediyor.Resimler için teşekkür ederim.
evet sevgılı arkadasım m.ali ne guzel anlatmıssın mahallemızı cocuklugumuzun gectıgı o guzel gınlerı hı bırde benı atarı oynarken kandırdıkların var onlarıda unuttum sanma:)