Temmuz 2012
Ege Mahallesi-ODTÜ servisi ile yıllarca önünden geçtim MTA’nın. Kurum bünyesindeki Tabiat Tarihi Müzesi’ni çok duysam da gitmek ancak nasip oldu. “Ekibimiz biyolog, arkeolog, paleontolog, jeolog ve maden-metalurji mühendislerinden oluşuyor” diyebilmeyi çok isterdim. Zira deretepe.net MaNaZ ile gittiğimiz bu müzeyi hakkıyla gezmenin başka yolu yok gibi.
Müze 1968’de açılmış ve yıllar içinde gelişerek bugünkü yeni binasında 2011’de tekrar ziyarete açılmış. Üç katlı binanın mimarisi daha bahçedeyken göz dolduruyor. Mersin-Erdemli’de bulunan bilmem kaç milyon yaşındaki denizineği fosili ve bor cevheri bahçede sergilenmiş.
Kapının ağzında eşsiz rengiyle büyülendiğim koca bir ametist kaya gördüm. Alıp boynuma takamayınca da yanına durmakla yetindim.
Girişte bizi güneş sistemi karşıladı ve uzayda ufak bir yolculuk yaptık.
[pro-player width=’480′ height=’360′ type=’video’]http://www.deretepe.net/wp-content/uploads/mta_muzesi_gunes_sistemi.flv[/pro-player]
Aydan getirilmiş taş parçası ve Amerikan uzay gemisi Apollo 17’nin 1972’de Ay’a götürüp geri getirdiği Türk Bayrağı’nı görünce acaba biz de bir gün uzay çalışmaları olan bir ülke olacak mıyız diye düşündüm.
Meteorit örneklerinin düştüğü yer ve tarihin belirtilmesi iyi olmuş. Oralarda gezerken dikkatli oluruz artık 🙂
4.5 milyar yaşındaki yerküremizin ve yaşamın tarihi panosunu anlamaya çalışmak eğlenceliydi.
[pro-player width=’480′ height=’360′ type=’video’]http://www.deretepe.net/wp-content/uploads/mta_tabiat_tarihi_muzesi.flv[/pro-player]
Üst kata çıkarken Jurrasic Park’ın ortasına düşeceğimizi bilmiyorduk 🙂
Ortadaki renkli dinozor Allosaurus. Ayrıca Brachiosaurus ve 1902’de ABD’de bulunan ve orijinali Amerikan Tabiat Tarihi Müzesi’nde yer alan ilk T.Rex (Tyrannosaurus Rex)’e ait kafa kalıpları var. 1841’de İngiliz doğa bilimci Sir Richard Owen tarafından Yunanca deinos (korkunç) ve saurus (kertenkele) kelimelerinden dinosauria olarak adlandırılan bu arkadaşlardan Allosaurus’la çok iyi anlaştık. 🙂
Maraş’ın Türkoğlu ilçesi Gâvur Gölü bataklığında 1970’te bulunan ve 3500 yaşındaki Maraş Fili fosili, günümüzde sadece Hindistan Yarımadası gibi sınırlı bir bölgede yaşayan Asya fillerinin geçmişte Anadolu’ya kadar ayıldığını gösteriyor.
2002 Mayıs’ında Adana Yumurtalık sahilinde ölü bulunan ve balıkçıların kıyıya çektiği uzun balina (Fin balinası) müzede sergilenmeden önce et ve kemik ayrılsın diye bir yıl toprak altında tutulmuş.
Yine Yumurtalık’ta bulunan cüce balina ticari olarak avlanmasına izin verilen tek balina türü.
Diyorama bölümünde Türkiye’nin bitki ve hayvanları bölgelere göre çok güzel örneklerle sunulmuş. Dünya’da sadece Konya Cihanbeyli’de yetişen Kazayağıgiller ve Ankara Nallıhan’da yetişen Sodaotu IUCN (International Union for Conservation of Nature) listesine göre yok olma tehlikesi en üst seviyede bitkiler. Bunların bulunduğu alanlarda hayvan otlatılması yasaklanmış.
1974’te Ankara Beypazarı’nda öldürülen son Anadolu Panteri (Panthera pardus tulliano) de içi doldurulmuş olarak yer alıyor.
Anavatanı Ankara olan Angora Tavşanı’nın yetiştiriciliğinde, dünyada Çin ilk sırada. Derisi, eti ve gübresi de değerli olan bu hayvanın yünü tekstil ve havacılıkta kullanılıyor.
Kızıl Akbaba’nın avlanması yasak. Kafeste 30-40 yıl yaşayan bu türün bir bireyinin 117 yıl yaşamış olması şaşırtıcı.
Kesitindeki halkalardan anlaşıldığı üzere 1330 yılında Borçka ormanlarında filizlenmiş bir doğu ladini.
Diyoramadan sonra gezimize devam ederken anladık ki iş sadece ortadaki dinozor ve balinalarla sınırlı değilmiş. Tek hücreliden çok hücreliye, omurgasız-omurgalı-memeli-primat derken bir fosil tarlasında bulduk kendimizi. Müzenin teşhirdekiler dışında yaklaşık 100.000 bitki ve hayvan fosili koleksiyonu varmış. Sınıflandırma, nerede ne zaman bulunduğu ve Latince isimlerin yer aldığı panolar başarılı.
Biyolojiden sonra şimdi sıra kimyada. Türkiye’nin yer altı kaynakları ve mineraloji bölümünde bugüne kadar periyodik cetvelden tanıdığımız veya coğrafyada hangi bölgede çıktığını ezberlediğimiz her şey fazlasıyla var.
Kuvars içinde kırmızı oklarla işaretlenmiş altını rahatça görebilirsiniz.
Civanın katı hali de varmış!
Manyetitin üzerine inanmayanlar için mıknatıs parçası yapıştırmışlar.
Dünyanın en yaşlı kömürünü de görmedik demezsiniz artık.
Oolitik kireçtaşını Sedir Adası’nın eşsiz kumlarından hatırlarsınız.
Aşağıdaki halit yani kaya tuzunun Tuz Gölü’nden çıkarılmış olması da bana Tuz Gölü gezimizi hatırlattı.
Turkuaz, Türk rengi veya Türk taşı anlamına gelen ve Türkiye’de firuze olarak bilinen pahalı bir süs taşı.
Bilgi yarışmalarının olmazsa olmazı Eskişehir Lületaşı ve Erzurum Oltu taşı.
Antalya’da batık gemiden çıkarılan ve M.Ö. 1200’e tarihlenen bakır külçe ve devasa mermer levha da görmeye değer.
Müzenin Türkiye Madencilik Tarihi bölümünde ise aydınlatma araçları, kazma-kürekler, cevher zenginleştirme aletlerinin yanı sıra Anadolu-Mezopotamya arasında yapılan maden ticaretini belgeleyen Asurca çivi yazısı tabletler de oldukça ilginç.
Saate baktığımızda müze kapanmak üzereydi. Vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştık. Dolu dolu, gayet bilgilendirici hatta akademik seviyedeki müzede ayrıca doğal mağara modeli, sağlığa yararlı ve zararlı mineraller hakkında tıbbi jeoloji bölümü ve görme engelliler için Braille alfabesi ile hazırlanmış bölüm de takdiri hak ediyor. Gezdim, gördüm, beğendim. Yine gelirim, bir daha gelirim, tekrar gelirim. Gidince bana hak vereceksiniz 🙂
BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM:
- Bilinen en eski fosillerin 3.6 milyar yıl önce yaşamış mavi yeşil algler ait olduğunu,
- Baykuşlar arasında gündüz aktif olan tek türün Kukumav olduğunu,
- Mars boyutlarında bir gök cisminin dünyaya çarpmasıyla kopan parçaların Ay’ı oluşturduğunu,
- Küpeli su yılanın ısırmadığını ama yakalanınca çok pis bir koku saçtığını,
- Ankara keçisinin 1840’a kadar dünyada sadece İç Anadolu bölgesinde var olduğunu,
- Başlıca özelliğinin iyileştirme gücü ve sarhoşluğu önlemesi olduğuna inanılan Amteistin isminin Yunanca “sarhoş etmez” anlamına gelen amethystos tan geldiğini,
- Kıymetli Taş Bilimi’ne Gemoloji dendiğini,
- Yıldırım düşmesi sırasında açığa çıkan çok yüksek ısının topraktaki asidik karakterli malzemeyi eritip tekrar soğumasıyla FULGURİT denilen yıldırım taşının oluştuğunu,
öğrendiğimde BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM…
Son Aramalar
angora tavşanı, gemoloji ders notları, kuvars içinde altın, kuvars, dinozor çeşitleri ve isimleri, mta tabiat tarihi müzesi, civa madeni, kuvars ve altın, tabiat tarihi müzesi, eskişehir lületaşı, civa, yaprak fosili, dinazor isimleri ve okunuşları, KUVARS ALTIN, omurgalı hayvanları sınıflandırma, mta balina, maraş fili, cuce balina, sepiyolit, mta muzesindeki eserlerin türü, Balina eti mail, anadolu panteri mta, ankara mta ay parçası, mta müzesinde neler var, manyetit
Her yazınızda biraz daha yaşlanıyorsunuz 🙂 severek takip ediyoruz, güzel yazı için teşekkürler…
Sevgili Gezgin, yorumuna bayıldım:) Son birkaç yazıda aynen dediğin gibi oldu, mozaikler falan derken fosillere kadar vardı iş. MTA yazımızda güneş sisteminden bahsetsek de bundan sonra heralde artık kısmet olursa CERN deneyine katılıp big-bang olayını da çözersek daha geriye gidemeyiz artık:) Hep beraber, gezerek ve öğrenerek yaşlanalım….
çok derin ortamdan örnek karadaki petrolle denizdeki petrol içinde bulunabilecek fosiller büyükmüdür küçükmüdür