Yol Yok, Huzur Çok: SİMENA

Kaklık Mağarası gezimizi de kapsayan 2014 Ağustos’undaki az zamanda çok ve büyük yerler gezmeye çalıştığımız tatilimizin bir başka ayağından daha herkese MERHABA!

Ekibimizin, mesleği de turizm olan üyesi Onur aracılığıyla Mymavitur dan aldığımız 5 günlük yat turumuz için çok değerli turizmci İzzet ŞİPAL’e yazımızın başında teşekkür etmek isterim. Kendisi engin bilgisi ve eğlenceli sohbetiyle satırlara sığmayacak bir insan… Demre’de başlayıp Fethiye’de biten mavi yolculuğumuzun gün ortası duraklarından biriydi Simena. Eski ismi Simena, bugün Kaleköy, ancak ülkemizde bol miktarda Kaleköy mevcut. Aşırı ayrıntılı tarihine hiç girmeyeceğim, Lykia bu, başka-bambaşka… Derin, karışık, değerli, bağımsız…

Türkiye’nin sadece denizden ulaşılabilen ender yerlerinden biri, umarım hep de öyle kalır, özelliği-güzelliği bu çünkü…

Simena Panisyon’un web sayfasında köyün özellikleri güzel özetlenmiş:

  1. Dağ yamacı denize iniyor, kıyı kayalık, kumsal yok, su tertemiz, kıyı coğrafi şekilleri ve su altı çok zengin.
  2. 100 nüfuslu köyde 12 aile yaşıyor. Akdeniz’in sıcak insanı misafirperver tavırla sizi karşılıyor. Kaleden aşağı yamaca kurulu köyde evler arası ulaşım genelde merdivenlerle. Halk balıkçılık, pansiyon – restoran işletmeciliği ve hediyelik eşya satışı yapıyor.
  3. Yol yok, haliyle araba ve trafik yok. Halk kendi sandallarıyla, turistler de teknelerle denizden ulaşıyor buraya. Bu anlamda adadan farksız.
  4. İklim ve doğa harika, sessiz sakin, tam dinlenmelik. Sanatçılara ilham fışkırıyor diyebiliriz.
  5. Her yer tarih, her yer Likya harabeleri, lahitleri. Kıyıda antik limanın kalıntıları görünüyor.
  6. Coğrafi koşulların organize turizme engel olması büyük şans. Doğal ve bakir. Gereksiz kalabalık, kapitalist beş yıldızlı otel mantığı yok. 20 km’lik alanda da büyük otel, tatil köyü vs yok. Zaten bölge sit alanı, inşaat izni de yok. Umarım hep böyle kalır…

Teknemizin demir attığı noktadan Simena’ya ilk bakış.

00_simena_kalekoy

Kıyıya gitmek için bota doluştuk. Önden bayanlar, kaptan da botu kullanıyor. Peki ya Onur, arada kaynamış, mini çakal:)

01_simena_mavi_yolculuk

Karaya ayak bastığımız noktadaki denize sıfır pansiyonlardan biri.

02_simena_pansiyonlar

Şöyle bir etrafa baktık, zaten 1-1,5 saat vaktimiz var en fazla. Her gördüğü kaleye tırmanan, her şelaleye atlayan ekibimiz, direk tırmanışa geçti. Topuğa kuvvet merdivenler…

 03_simena_merdivenleri

Oldukça eski, nostaljik ama bakımlı, çok şirin köy evleri eğimli zeminde karışık sıralanmış. Birbirlerine ve diğer her yere bağlantı, küçük sokak ve merdivenlerle. Yukarı çıkarken birbirinden güzel çiçekler, renkler, kokular var etrafta.

04_simena_rengarenk_cicekler

05_simena_kalekoy_ev

Burada yaşayan, el emeği ürünlerle geçimini sağlayan abla ve teyzeler de her yerde.

06_simena_kalekoy_hediyelik_el_emegi

Deniz seviyesinden yükseldik ve yorulduk. Arada dönüp denize ve manzaraya bakıyoruz. Keçiboynuzu ağaçlarının müsaade ettiği kadarıyla tabi. Bu çok şifalı, mucizevi bitkinin ağaçtaki halini çocukken görmüş olsam da bu kadar çok olanını ilk kez görüyorum.

07_simena_keciboynuzu_harnup

Nihayet kapıya geldik. Pamuk eller cebe, müzekartlar görevliye.

08_simena_kale_giris_muzekart

 

Genel bilgi için tabelaya buyurun.

09_simena_kalesi_tabelasi

Kalenin ziyaret saatleri haftanın her günü yaz sezonunda (Nisan-Ekim) 09:00-19:00, kış sezonunda (Kasım-Mart) 08:00-17:00 arasında. Ancak bu kapanış saatlerinden 1 saat kadar önce gişe kapanıyormuş. Değişmediyse 10 TL olan ücret veya MÜZE KART ile girebiliyorsunuz.

Kapıdan geçince hemen düze çıkamadık tabi, kale içinde tırmanışa devam. Hedefimiz olan bayrak direğine ilerlerken kale içindeki küçük amfi tiyatronun kalıntılarını görüyoruz. Doğal kayaya oyulmuş 7 oturma sıralı ve farklı kaynaklarda 200 ila 400 kişi kapasiteli olarak yer alan bu küçük tiyatronun sahne binası yok. Tiyatronun küçüklüğü erkek halkın balıkçılık nedeniyle genelde denizde olmasına bağlanıyormuş.

10_simena_kaleye_tirmanis_tiyatro

Rakım arttıkça surlardaki pencerelerden gördüğümüz manzara da gittikçe farklılaşıyor.

11_simena_kalekoy_kekova

Nihayet zirvedeyiz. M.Ali, Şafak ve Onur bayrak direği dibinde soluklanıyor. Milli duygular bir yana, kırmızı rengi sofra dışında hiç sevmemem diğer yana… Lakin kim ne derse desin, mavi göklere bu kadar yakışan başka bayrak YOK!

12_simena_kalesi_bayrak_diregi

Ben de yerimi aldım bayrağımızın altında. Yüzüm denize dönük, karşımda bölgeye de adını veren KEKOVA adası. Mondros sonrası İtalyan işgalinden sonra bu adanın kime verileceği konusunda bir türlü uzlaşma olmamış. Nihayet 1932’de yüzülecek kadar burnumuzun dibindeki Kekova Türkiye’ye bırakılmış. Surlar, burçlar, bizimki dahil tekneler, az önce aralarından geçtiğimiz evlerin çatıları…

13_simena_kalekoy_kekova_mavi_tur

Önce sola dönüp bastım deklanşöre. Lahitler üstünden uçuyormuşçasına..

14_simena_kalekoy_kekova_tekne turu_cayagzi

Şimdi ise parmağım deklanşöre giderken yönüm sağ. Kenarda keçiboynuzu ağacından uzanan dallar, aşağıda kıyıdaki pansiyonlara ait iskeleler.

15_simena_kalekoy_kekova_tekne_turu

Sağdan hafif arkaya döndüğümde yönüm artık kuzeybatı. Tarihte de bugün de denizcilere sığınak olan doğal liman ve Üçağız köyü fotoğraf karemin en sütünde görülebilir. Bu köyün ismi aslında antik kentin ismi olan Theimussa’dan Türkçe’ye direk çevrilmiş. Theimussa=Three Mouths=Üç Ağız

16_simena_kalekoy_kekova_ucagiz

Fotoğrafta yerdeki daire biçimlli şekle gelince, ilk önce yine antik bir döşeme türü, mozaik vs zannettim. Vakit dar, gidip bakamıyorum. Sonra internette gezerken Rahmi Koç’un Simena’da bir evi olduğunu okuyunca bu dairenin yine Rahmi Koç’a ait olduğu rivayet edilen helikopter pisti olmasına ihtimal verdim. Gerçi etrafta ağaçlar var, üstünde H harfi yok ama ne bileyim, illa bir şeylerden şüphelenmez, kafamda senaryolar yazmasam olmaz. Tabi kaynak – dayanak yok, Google’ın yalancısı, hayal gücümün esiriyim sevgili okur:)

İnişe geçmeden kimden kaldığını bilmediğim bir topun yanında grup fotoğrafı almayı ihmal etmedim tabi. Bu kale Lykia uygarlığı sonrası Bizans döneminde de onarım görüyor ve kullanılıyor. Eşsiz manzara, buram buram tarih, sükunet ve merak…

17_simena_kalekoy_kekova_kale_top

Dedim ya, vakit dar, ne söylenecek sözün ne bendeki merakın sonu var. İnişe geçiyoruz kaleden farklı kareleri hatıralarımıza ekleyerek. Lykia döneminden bir aşure kazanı olabilir mesela aşağıdaki:)

18_simena_kalesi_burc_sur_hamam

Tiyatro kalıntılarının yanından geçerken arkadaki servi ağaçları bana mezarlıkları hatırlattı. Halbuki Akdeniz’e özgü, yaz-kış yaprak dökmeyen, değerli kerestesi olan bir canlı işte…

19_simena_antik_tiyatro

Her turistik yerde olduğu gibi hediyelik eşya satan bir sürü tezgah var merdivenlerde. Denziden toplanan taş ve kabuklarla doldurulmuş bu sepetler, gittiği her yere denizi de götürmek isteyenler için..

20_simena_hediyelik_souvenir

Artık yorulduk. Daha tekneden inmeden kaptanın önerdiği ev yapımı dondurmayı yemek için söylenen mekana oturduk. Evet çok pahalı, ama değer! Hangi çeşitleri denedik hatırlamıyorum, ama şeftalili dondurma beynime kazınmış, o kadar yani…

21_simena_kalekoy_seftali_dondurma

Doyulası bir yer değil ancak ayrılık vakti. Tekneye döndük, Simena’ya son kez bakıp, tekrar görüşmeyi diledik. Belki bir gün Likya Yolu’nu da adımlamak kısmet olur kaleye tırmanan bu ayaklarla. Esen kalın efendim…

23_simena_kalesi_kekova

BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM:

-Kale içindeki antik tiyatronun Anadolu’nun en küçük antik tiyatrosu olduğunu,

-Anadolu’nunen büyük antik tiyatrosunun da Efes (Ephesos) olduğunu,

-Kalenin arkasındaki mezarları da kapsayan bölgenin Likya’nın en büyük nekropolü olduğunu,

-“Nekropol” kelimesinin Türkçe’ye “gömütlük” olarak çevrildiğini,

-Simena’yı yılda 3 milyon turistin ziyaret ettiğini,

Öğrendiğimde, BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM

Son Aramalar

12 lik bakire kizin yuzunu fiskirtiyor, ahşap direk zemin, bolu abantta yuzulucek yerler, cicekle kapli evler resimleri, ege deniz hediyelik eşya, kaleden atlayan kızın fotoğrafı, nostaljik sokaklar, rüya ada piknik alanı, tekne fotolari yazilari, üçağız hakkında gezi yazısı

4 üzerine düşünceler “Yol Yok, Huzur Çok: SİMENA

  1. MaNaZ

    Önce sola dönüp bastım deklanşöre.sonra sağa dönüp bastım deklanşöre.sonra tekrar sola dönüp karşıya geçtim kekova adasına ahahah 😀 süper olmuş 😀

  2. fethiye paket tur

    fethiye bölgesinde mavi yolculuk gerçekten çok güzel birşey, kaş ve simena kesinlikle görülmesi gereken yerler, yazınızı çok beğendim, kaleminize sağlık…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.