Temmuz 2012
Yıllardır görmediğimiz amcamızın Almanya’dan geldiğini duyunca apar topar bir Antep seyahati yaptık. Memleket ve akrabalarla hasret giderdikten sonra Ankara’ya yola çıktık. Tüm gün yol yaptıktan sonra tam pilimiz bitmek üzereydi ki karınca gibi görünen insanların üzerinde dolaştığı büyüleyici beyazlıkla karşılaştık: Tuz Gölü
Haritalardan, coğrafya derslerinden, Öss ve Kpss ezberlerinden bildiğimiz Tuz Gölü…Tabelayı görünce rahmetli Barış Manço’nun tabiriyle “anında bir ters U dönüş”, doğru göle ayak sokmaya:)
Arabayı park edip kıyıdaki tesisin içinden geçerek ayakkabılarımızı suyun buharlaşmasıyla çökelen tuz halıyla buluşturduk.
Baktım herkes ileriye yürüyor, vardır bir bildikleri diyerek ayakkabıları çıkardım ve tuzlu da olsa biraz serinlemek ümidiyle başladım suya doğru yürümeye…
Tuz o kadar sert ve pütürlü bir tabaka oluşturmuş ki yürümek çok zor ve acılı oldu. O anda sol üst köşede bir ampul yandı ve pazarda 2 TL olan lastik terliklerin neden 5 TL’ye satıldığı konusu aydınlanıverdi:) Ama ben acıyı beynimden sildim ve ıssız tuz adacığıma ulaşıncaya kadar kübik kristallerin köşelerini topuklarımda hissederek devam ettim.
Biraz dinlenmek için tuz adasına oturdum ve etrafı izlemeye başladım. Güneşin batmasına 1 saat kalmıştı, fotoğraf çekmek ve gölün tadını çıkarmak için zamanı iyi değerlendirmeliydim. Oturduğum yerden kıyıya, mavi gökyüzüne, sarı tepelere, hoplaya zıplaya suya ulaşmaya çalışan insanlara baktım.
Kıyıdaki tesiste satılan tuz gölü kozmetik ürünlerini önce anlamlandıramadım. Nihayetinde tuz yani…Ancak etrafta dolaşan insanların kiminin romatizma için yılda bir kere mutlaka geldiğini, tuzun altındaki siyah çamuru vücuduna sürdüğünü, tuz alıp poşetle eve götürdüğünü falan duyunca, elime aldığım inanılmaz güzellikteki tuz parçası birden gizemli bir güç kazandı gözümde.
Ben de kıyıda “Size peeling yapalım” diye ellerinde bir kapla tanıtım yapan elemanları es geçerek kendi peeling imi kendim yaptım:)
Temmuz’da olduğumuzdan akşam dahi olsa kavurucu sıcaklık, İç Anadolu iklimi ve tuz yoğunluğu birleşince, derinliği 3 cm i geçmeyen suyun değdiği her yer ve her şey dakikalar içinde kuruyor ve tuz taneciklerinin bıraktığı beyaz desenlerle süsleniyordu. Ne kadar ilerlesek de suyun derinleşmediğini görünce tam teçhizatlı kameramanım Mehmet Ali ve ben olduğumuz yerde sudaki ayaklarımızı çekmek suretiyle bir Tuz Gölü klasiğine imza atalım dedik. Yaratıcı çıplak ayak fotoğrafı çekme çalışmalarımız bizi sağ ayağı dişi sol ayağı erkek Tuz Gölü Canavarı’na ulaştırdı:)
Tuz Gölü Canavarı “Akşam oldu hacı, evden beklerler, ben kaçayım, Face’den ekle beni” diyerek gözden kaybolduktan sonra biz de artık batmaya iyice yaklaşan güneşi ve gölü kısa bir videoya alalım dedik. Sonu benim için hoş bir sürpriz olan video:)
[pro-player width=’480′ height=’360′ type=’video’]http://www.deretepe.net/wp-content/uploads/90tuzgolugunbatimivideo.flv[/pro-player]
O çok sevimli yavru köpek benim gibi bir hayvansever için Tuz Gölü hatırasını daha da güzel yaptı…
Tabi bu molada biz gölün sadece Ankara-Adana yolu üzerine denk gelen kısmını gördük. Ankara’ya 100 km mesafede ve Şereflikoçhisar ilçesi civarındaki Tuz Gölü Türkiye’nin 2. büyük gölü olsa da son yıllarda kuraklığa bağlı olarak Beyşehir Gölü ile yer değiştirip arada 3. sıraya düşüyormuş. 905 m rakımlı Tuz Gölü’nün en derin yeri 2 m olduğundan Türkiye’nin en sığ gölüymüş. Ankara, Konya ve Aksaray’ın kesişme noktasında yer alan tektonik göl, Lut Gölü’nden sonra dünyanın en tuzlu 2. gölüymüş. Melendiz Irmağı’ndan başka sadece küçük akıntılar ve yeraltı sularıyla beslenebilen göl, Türkiye tuz ihtiyacının yakalşık %65 ini karşılıyormuş. Gölde bulunan 3 tuz yatağı – Kaldırım, Kayacık ve Yavşan – Tekel tarafından işletiliyormuş. Hatta Tuz Gölü civarındaki kamyon trafiğinin ana sebebi de tuz üretimi imiş.
Yazıyı hazırlarken öğrendim ki doğanın bize bir hediyesi olan bu gölde yılın farklı zamanlarında ve farklı kıyılarda çok güzel manzaralar oluşuyormuş. Öyle ki dünyada bu kadar tuz olan hiçbir yerde bir şey yetişmezken, Tuz Gölü civarında tuza ve kuraklığa son derece dayanıklı ve bazıları sadece ülkemizde bulunan endemik bitkiler varmış. Hatta bilimadamlarına göre bu bitkilerin genleri ileride oluşabilecek bir kıtlıkta başka bitkilerin genleriyle birleştirilip susuzluğa dayanıklı tarım yapılmasını sağlayabilirmiş. Göl çevresindeki sazlıklar cılıbıt, yağmurcun, flamingo, suna, martı, kaz, angıt, kılıçgaga, ördek, kırlangıç gibi kuşların konaklama, kışlama ve kuluçka için tercih ettiği bir kuş cennetiymiş. Hatta ornitoloji(kuş bilimi) açısından Tuz Gölü’nün önemi ülkemizin en büyük flamingo kolonisinin kuluçka alanı olması, binlerce yavru flamingonun yumurtadan çıktığı yer olmasıymış. Buraya kadar sevinerek öğrendiğim ve sizlerle paylaştığım bu bilgiler ülkemizde birçok konuda olduğu gibi bazı acı gerçeklerle gölgelendi. Yanlış sulama ve plansız tarım, küresel ısınmayla birleşip yetmiyormuş gibi bir de Konya kanalizasyonunun Tuz Gölü’ne döküldüğünü duymak içimi acıttı. Yağış olmayınca kuruyan sazlıklarda yavru flamingoların daha uçamadan topluca ölmeleri, güya yapılan arıtma tesisinin geç kalması ve yıllarca belki de o kanalizasyon aromalı tuzların soframıza gelmesi de cabası. Yıllardır gönüllüler, dernekler, bilimadamları bas bas bağırırken, elinde güç olanlar doğayı her şeyiyle sevmeyi, korumayı ne zaman öğrenecek bilmiyorum. Çok geç olmasından korkuyorum…
Çok geç demişken, vakit geçti ve biz gölden ayrılmadan deklanşöre son kez gün batımı için bastık.
Daha 100 km yolumuz var eve. Ama iyi ki durmuşuz Tuz Gölü’nde. Sevgili tuz güzeli, sen ne büyükmüşsün ki her şeye rağmen hala bize kucak açıp manzaranı gözlerimizle, suyunu ayaklarımızla, kristallerini soframızla buluşturuyorsun. Hani bir hikaye var ya “Seni tuz kadar seviyorum” diye, işte biz de doğayı tuz kadar seviyoruz…Nice kuşların sevinçle süzüldüğü günlerde görüşmek dileğiyle, şimdi yol var bize de guruba doğru…
BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM:
-Türkülerimizdeki ALLI TURNA nın falmingoya Anadolu’da verilen isim olduğunu,
-Tuz Gölü’nde yaşayan tek canlının Artemia Salina (tuz karidesi) isimli zooplankton olduğunu ve Flamingoların bununla beslendiğini,
-Doğalgazda yaz ve kış aylarındaki arz-talep dengesizliğini düzeltmek için tuz gölünün altında, tuz suyla eritilerek mağaralar(kaverna) açılacağı, buraya doğalgaz depolanacağı ve projenin başladığını,
-Uğur IŞILAK’ın
“Kışa döndü yaz baharım soldurdum gülü,
Azdı yine yaralarım yetiş Tuz Gölü”
şeklinde bir türküsü olduğunu öğrendiğimde BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM:)
Son Aramalar
tuz gölü canavarı, allı turnalar tuz gölünde ile ilgili hikayeler, ayak, TUZ GOLU MUZESI, allı turnalar tuz gölünde ile ilgili hikaye, erkek ayağı, lut gölü nerede, tuz müzesi, allı turnalar tuz gölünde ile ilgili kısa hikayeler, lut gölünün derinliği, tuz gölü görselleri, tuz gölünde yürümek, tuz gölü nerededir, tuz gölü resimleri, tuzgölü nerde, erkek ayaklari, turistik bölgeleri nin tanıtıldığı görseller, tuz golu tesisleri, tuz gölü türkiyenin neresinde, atv motor dere tepe düz, tuz resimleri, tuz müzesi görselleri, sadece ege bölgesinin dağ ova ve barajları gösteren fiziki haritası, lut gölü nerededir, lut gölü tuzu
Çok güzel yazı ve fortoğraflar, elinize sağlık. Ayakları farklı tuz gölü canavarına bayıldım.
Tuz gölünü ne güzel anlatmışsın, eline,diline sağlık Itırcığım.
Geçtiğimiz cumartesi oradaydım (21 tem.). Planlı gezimin bir parçasıydı. Bu gezimin akabinde bu yazınıza denk gelmiş olmak hoş oldu, teşekkürler.
Geri İzleme: Medusa Cam Eserler Arkeoloji Müzesi | Gaziantep'te Gezilecek Yerler | Kazı | Arkeoloji | Sanat Tarihi | Anadolu Medeniyetlerinden Kalan Eserler |
Süper bir kalem, süper fotoğraflar, harika bir anlatım elinize sağlık.
Bilmiyorum belki ne alaka diceksiniz ama 🙂 Başlığı görür görmez aklıma, kız istemede damada içirilen bol tuzlu kahve olayı geldi 🙂 Van taraflarına hiç gitmedim daha doğrusu doğu taraflarına yaz gelsinde oralarıda ziyaret edelim 🙂 Dicektiimmm 🙂 Orası yazın çok sıcak ollur kış bitişi gitmek daha iyi
Ya ciddiyim siz harikasınız yedi göller olsun bu konunuz olsun harikasınız görmediğim o kadar yeri görmüş gibi oldum ki yazdığınız yorumlar ve çekilen resimler sayesinde ilk defa böyle bir siteye rastladım sizi hep takip edicem yaşattığınız güzel duygular için teşekkür ederim devamını getirmeniz dileğiyle . Allah razı olsun bu güzellikleri görürken bende orda olsam diye hayal kurmaktan duygulandım fena
Geri İzleme: mta tabiat tarihi müzesi
Şereflikoçhisar ve Tuz Gölü tanıtımınız harika. Resimler ve metinler çok güzel. Ayrıca çok güzel tahinli pidemiz ve Koçhisar Kavun’umuz vardır. Geldiğinizde mutlaka tatmanızı bekleriz. Bir Şereflikoçhisar ‘lı olarak teşekkür ediyorum. Hep tanınmamaktan ve tanıtılmamaktan yakınıyoruz. Sağ olun .Selamlar saygılar…