Haziran 2011
deretepe.net ekibi olarak haftasonları vakit buldukça Ankara civarına kısa motosiklet gezileri düzenlemekteyiz. Uzun süren bir kışın ardından havaların düzelmesiyle ilk olarak Polatlı yakınlarındaki Gordion’dayız. Gordion M.Ö. 750 – M.Ö. 300 yılları arasında yaşayan Frigler’in başkenti. Yassıhöyük yakınlarında bulunuyor.
Yola çıkmadan önce başlangıç km’mizi not ediyoruz : 11773
İlk molamızı, 75 km geldikten sonra, yiyecek-içecek birşeyler almak üzere Polatlı’da, Barış Manço’nun askerliğini yaptığı Topçu ve Füze Okulu’nun önünde veriyoruz.
Yiyecek-içecek işini hallettikten sonra Yassıhöyük’e doğru devam ediyoruz. Yaklaşık 17 km’lik bir yolumuz var.
Orta Anadolu bozkırlarının bu kadar güzel olduğunu ilk defa bu yolda farkediyorum. Mevsimden kaynaklı olsa gerek bozkır deyip geçmemek lazım. Yol kenarı rengarenk çiçeklerle dolu. Bu noktada artık dayanamayıp manzarayı fotoğraflamak üzere duruyoruz.
Yol bir yerden sola ayrılıyor. Tabelaları takip etmek lazım.
Gordion’a geldik. Yassıhöyük’ün girişinde arkamda büyük tümülüs ile bir fotoğraf.
Bu arada Gordion ile Yassıhöyük hemen hemen aynı yer diyebiliriz. Gordion Frigler zamanındaki adı. Şimdi ise bölgede Yassıhöyük köyü bulunuyor.
Tümülüs soylu, zengin kişiler için yapılan, genellikle bir kişi için olan yığma mezarlara verilen isim. Tümülüsler konik biçimde olması, tepesinin sivri olması, içinde definecilerin umduğu gibi mücevherattan ziyade, ölen kişiye ait şahsi eşyaların bulunması.. vb. özellikleri ile höyükten ayrılır. Tümülüs ile Höyük aynı değillerdir.
Tümülüslere Frigler’in hüküm sürdüğü M.Ö. 8. yy’ın ortalarından M.Ö. 3. yy’a kadar rastlanır. M.Ö. 7. yy’ın sonlarına kadar ahşap mezar odalarına koyularak üzeri toprakla kapatılan ölüler, sonraları yakılmaya başlanmıştır (kremasyon). Bu tarz gömme biçimi Tunç Çağı’nda Orta Anadolu’da bilinmediğinden tümülüs tekniğinin Friglerle birlikte Anadolu’ya Avrupa’dan geldiği sanılmaktadır.
Diğer adı büyük tümülüs olan Kral Midas’ın Tümülüsü.
Ortadan geçen yolun bir tarafında Midas’ın tümülüsü diğer tarafta ise Gordion Müzesi var. Müzekart sahipleri müzeyi ücretsiz gezebilirler. Biz de önce müzeyi gezmeye karar veriyoruz.
Müzenin bahçesinden görüntüler
Mozaikten yapılmış Frigyalı bir savaşçı
Bu noktada biraz Yassıhöyük civarından bahsetmek gerekirse Gordion’un işlek bir ticaret yolu üzerinde bulunduğu söylenebilir. Bu yolun önemi doğu ve batı arasında yoğun ilişkilerden kaynaklanır. Şehrin ortasından geçen ticaret yolu 1-2 km kadar ileride Sakarya Irmağı’nın batısından Sakarya Ovası’na girer. Çevrede bulunan büyüklü küçüklü 80’in üzerinde tümülüsün 40 kadarı kazılmıştır. Bunlardan en büyüğü 50 mt’lik yüksekliği ile Midas Tümülüsü’dür. Diğerleri zamanla erozyon, sürülme vb. sebeplerle küçülmüştür.
Kral Midas ile ilgili olarak her ne kadar her tuttuğunun altına dönüşmesi gibi mitolojik hikayeler bilinse de, Yunan ve Latin kaynaklarından bilindiği kadarı ile tarihsel bir kişiliktir. Bir efsaneye göre her tuttuğunun altına dönüşmesi açgözlü bir Kral olan Midas’a, Yunan tanrısı Dionysos tarafından, kendisinden ne dilerse dilemesini teklif etmesi üzerine hediye olarak verilmiştir. Daha sonra yemek yerken elini ağzına götürdüğünde bile yiyeceklerin altın olduğu gören Midas bu özelliğinden kurtulmak için Dionysos’tan tavsiye ister. Dionysos ta ona Paktolos ırmağında (Lidya’da Sardis’te) yıkanmasını tavsiye eder. Bu durum aynı zamanda Paktolos ırmağında altın kum tanecikleri bulunmasını da açıklamaktadır.
Yine başka bir efsanede Midas, Yunan tanrısı Apollon ile kır tanrısı Pan arasında bir müzik yarışmasında yargıçlık yapar. Pan’ın yarışmayı kazandığını açıklaması üzerine bunu kendine hakaret sayan Apollon, Midas’ı eşek kulaklı yapar. Midas başına taktığı bir külah yardımı ile bir süre berberi hariç herkesten kulaklarını saklamayı başarır ancak bu sırrı içinde tutamayan Midas’ın berberi bir çukura bu sırrı fısıldayarak üzerini toprakla kapatır. Zamanla çukurun üzerinde büyüyen sazlar yel estikçe sırrı her tarafa fısıldarlar. Böylece herkes Midas’ın eşek kulaklı olduğunu öğrenir.
Hellenistik katmanlarda bulunan eşek kulaklı bir erkek figürü uzun zaman Midas olarak bilinse de (yukarıda) şimdi Satyr veya Silen olarak bilinen Yunan kır yaratığının standart figürü olarak yorumlanmaktadır.
Bu kadar bilgiden sonra biraz da müzeyi gezelim :
Gordion’u Kasım 1893’te Avusturyalı filolog Alfred Koerte keşfetmiştir. Daha sonra 1900’de kardeşi Gustav ile birlikte Orta Anadolu’ya gelerek 4 ay sürecek kazı çalışmalarını başlatmışlardır. Bu sürede 5 adet tümülüsü açmışlar birinde (Koerte III) çok etkileyici ağaç mobilyalar, bronz taşlar ve fazlasıyla güzel çanak-çömlekler bulmuşlardır. Bulunan eserler İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Alman Devlet Müzeleri (Berlin) arasında paylaşılmıştır.
Tekrar bahçeye çıkıyoruz
Gordion mozaikleri Gordion kazılarında ortaya çıkarılmış Megaron I ve Megaron II olarak adlandırılan iki binanın zemininde bulunmuştur. Zaman içinde Megaron I’in çatısının çökmesi sonucu Megaron I’deki mozaikler tahrip olmuştur. Megaron II’dekiler ise daha iyi durumda olan ve bugün müzede sergilenen mozaiklerdir. Gordion mozaiklerinin özelliği Anadolu’da bugüne kadar bilinen en eski çakıltaşı mozaik olmalarıdır. Mozaiklerin yapımında koyu mavi, koyu kırmızı ve beyaz renklerde doğal çakıltaşları kullanılmıştır. Yer yer yıpranan yerlerin tamir edildiğini işaret eden gri çakıltaşı ile düzeltilmiş kısımlar da bulunur. Mozaikli bina olarak adlandırılan Megaron II yaklaşık 50-60 yıl kullanılıştır. Gordion mozaikleri için verilen en erken tarih M.Ö. 750 yılıdır.
Büyük İskender’in M.Ö. 334 yılından başlayan Pers ordusuna karşı zaferleri Anadolu ve Yakın Doğu’da yeni bir dönem olan Hellenistik dönemin başlagıcını teşkil etmiştir. Gordion düğümünü kestiğini ve kaderini Asya’nın hakimi olarak çizdiği belirten İskender, Gordion’a M.Ö. 334 yılında gelmiştir. Bugünden sonra bölgede yaşamın her alanında Yunan etkileri ağırlıklı olarak görülmeye başlanmıştır. M.Ö. 3.yy.’ın başlarında Avrupa’yı geçerek Anadolu’ya gelen Galatlar (Galyalılar) ise bölgede başka bir kültür unsuru olmuştur.
Aşağıda bir Galat mezarı görülmektedir.
Müzede sergilenen eserlerin çoğu 1950 yılında, Rodney S. Young yönetiminde bir ekip tarafından, Pensilvanya Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi’nin sponsorluğunda, bugünkü köye de adının veren ana yerleşim höyüğü olan Yassıhöyük’ten çıkarılmıştır. Yassıhöyük’te (Gordion) arkeolojik yerleşim tabakaları aşağıdan yukarıya doğru :
1) Tunç Çağı (M.Ö. 3000-1100)
2) Demir Çağı ve Frig Dönemi (M.Ö. 1100-300)
3) Büyük İskender’in zaferleri sonrasında yaşanan Hellenistik Çağ (M.Ö. 300-100)
4) Roma İmparatorluğu Dönemi (M.S. 1.yy-4.yy) olarak sıralanabilir.
Daha sonra bölgeye Selçuklular (M.S. 11.yy-13.yy) yerleşmiştir. Dolayısıyla Gordion’un 3000 yılı aşkın bir arkeolojik geçmişi vardır. Gordion, Orta Anadolu arkeolojik kayıtlarında iyi anlaşılmayan dönemler olan Hellenistik dönem ve Roma İmparatorluğu dönemine ait birçok ipucu taşıması nedeniyle arkeologların özellikle ilgisini çekmektedir.
Müzeyi gezdikten sonra yolun karşısındaki büyük tümülüse giriyoruz.
Midas tümülüsü yaklaşık 300 mt’ye varan çapı ve günümüzde 53 mt yüksekliği ile Anadolu ve antik dünyanın 2. yüksek tümülüsüdür.
Uzunca bir koridordan geçtikten sonra mezar odasına geliyoruz.
Bin yıllık kütüklerle çevrilmiş alanın ortasında mezar odası bulunuyor.
Aşağıdaki fotoğrafta mezar odasından çıkarılan bazı eşyalar görülmektedir.
İçindeki eşyaların zenginliğinden dolayı efsanevi kral Midas’a ait olduğu düşünülen bu büyüklükteki bir tümülüsün, sonraları, M.Ö. VII.yy başlarında gerçekleşen Kimmer istilasından sonra yapılamayacağı, dolayısıyla Midas’tan önceki bir krala (muhtemelen Gordias’a) ait olduğu düşüncesi ağırlık kazanmıştır.
Büyük tümülüsü de gezdikten sonra motosikletlerimize atlayıp Yasshöyük’ün içinden geçerek, 2 km kadar aşağıda Sakarya nehri kenarında bulunan Midas’ın kalesine gidiyoruz. Bu kısım “aşağı şehir” olarak adlandırılıyor.
Kalenin çevresindeki toprak yolda ilerlerken az ilerimizdeki otların arasından bir anda havalanan yırtıcı bir kuş ilk anda insanı biraz ürkütmüyor değil 🙂
Neyseki ileride bir yere tekrar iniyor da bu harika kuşu bir kare olsun fotoğraflama imkanı elde ediyoruz.
Yöre insanı hala kerpiç kullanılıyor olsa gerek kalenin eteklerinde yerde güneşe kurumak üzere serilmiş kerpiçler görüyoruz.
Kalenin içinden bir görüntü. Gordion Müzesin’de sergilenen çakıltaşı mozaikler bu kaledeki Megaronlardan çıkarılmıştır.
Kale yakınlarındaki Sakarya Irmağı’ndan bir görüntü
Gordion gezimizi tamamladıktan sonra Ankara’ya dönmek üzere yola çıktık. Polatlı girişinde Basri köyünden bir görüntü
Basri köyü civarındaki şehitler abidesi
Polatlı merkezde bir benzinlikte yakıt ikmali yaptıktan sonra duraklamadan Ankara’ya kadar devam ettik.
Evin önünde bitiş km’mizi tekrar kontrol ediyoruz. 11976-11773=203 km’lik bir yol yapmışız evden eve
Bir sonraki gezi yazısında görüşmek üzere..
Son Aramalar
frigyalılar, accuweather sakarya, polatlı, yassıhöyük, frigler, gordion müzesi, ankara civarı gezilecek yerler, yassıhöyük nerededir, GORDİON, yassıhöyük nerede, kral midas, ankara polatlı, ankara polatlı topçu ve füze okulu, ankara polatlı askeriyesi, istanbul arkeoloji müzesi içi, paktolos ırmağı nerededir, frig mozaik evi, yol kenarı, kral midasın mezarı, midasın mezarı, yassıhöyük gordion, gordion mozaikleri, frigler midas, polatlı topcu ve fuze okulu, midas tümülüsü
Çok güzel, BAYILDIM! Arkeoloji, tarih ve müze meraklısı olarak yazının içeriğine ve resimlere bayıldım. Mezar odasındaki kütüklere, fotoğrafta odadan çıkarılan nesnelere, çok küçükken büyük bir merakla okuduğum MİDAS’IN KULAKLARI EŞEK KULAĞI efsanesine değinmenize ve araziden yükselen kuşa bayıldım. Kuşun türünü merak ettim, foto kartal gibi bir şeye benziyor, acaba yörede ne tür kuşlar var? Her zamanki gibi doğa ve toprak sevgisiyle yola çıkılmış, tarih ve yöre unutulmamış, güzel resimlenip güzel özetlenmiş, biz okuyuculara da oturduğumuz yerden gezmenin keyfini sürmek kalmış. Teşekkürler M.Ali ve Şener, DERETEPE FOREVER:):):)
Ay söylemeyi unuttum, gelinciklere de BAYILDIMMMMM…
Gerçekten çok güzel bir tanıtım olmuş. Emeğinize tekerinize sağlık.
gerçekten çok iyi bir çalışma ödevimde çok yararlı oldu 🙂
bilgilendirdiğiniz için çok teşekkürler
benim köyümede bu yakışır
Bu tarz fotoğraflı tanıtım hoşuma gitti……gitmesek bile…yörenin konum ve durumu hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz….!
Sizin gibi geziler yapmak hep hayalim de… Çok basarili bir çalışma tebrik ederim
Polatlı ile ilgili int. bakarken fotoğ. ve yazı paylaşımınızı okudum. Ön bilgilendirme çok iyi oldu. Teşekkür ederim.
tarih, coğrafya, doğa, antropoloji, arkeoloji, sevgi, güzellik………….. ne denilebilinir ki tek kelimeyle muhteşem bir yazı. Bu siteyi çok sevdimmmmmmmmmmmmmmm
Yıllar önce çocuklar küçükken köpeğimizi de alıp gezmeye çıkmıştık. Müze bahçesine kaka yapmıştı kerata çok utanmıştım ve hemen temizlemiştim tabi 🙂
İnanılmaz güzel bir yazı olmuş,sanki gezi yazısı okumuyormuş da bizzat gezip görmüşüm gibi hissettirdiginiz için teşekkürler… Fotoğraflar şahane…