17 Aralık 2016
Bolu-Sakarya sınırında, 900 m rakımda bulunan Sülüklügöl’de kış kampı ve gezi yazısıdır. Sülüklügöl bir tabiat parkı olup Bolu’nun Mudurnu ilçesi ve Sakarya’nın Akyazı ilçeleri arasındaki yolun Dokurcun mevkii’ndeki Tavşansuyu Köyü içerisinden geçilip, dağ yolundan tırmanılarak gidilir. İki ilin sınırında olmakla birlikte göl ve içerisinde bulunduğu çanak Bolu ili sınırları içerisinde yer almaktadır. Bölgedeki bir başka gezi yeri olan Davlumbaz yaylası ise Sakarya ili sınırları içinde kalır. Davlumbaz yaylası Sülüklügöl çanağının hemen batısındaki tepedeki düzlük kısımdır. Aynı zamanda aşağıdaki göl manzarasının en güzel izlendiği seyir terasıdır.
Coğrafi olarak Sülüklügöl, erozyon sonucu oluşan çanak göllerindendir. “Çanak” coğrafi bir terim olup genelde çanak diplerinde su birikmesi sonucu göller oluşur.
ARACIMIZ
Aracımız Nissan Qashqai 4X4 idi. Bizim pilotaj tecrübelerimiz, kar zinciri, zor durumlarda karı küreme ihtiyacı için aldığımız küreğimiz vs. ekipmanımız ile aşamadığımız yol kalmadı 🙂
Kar lastikleri bir yere kadar idare etse de, bir noktadan itibaren zincirsiz olmuyor.
Uzun süren yumuşak kar sürüşlerinde (taze kar), bir süre sonra kar lastiklerinin kanalları tamamen karla doluyor. Hız zaten düşük olduğundan dolan karlar tahliye olmuyor. Bilakis üzerine aracın ağırlığı ile yeni kar gelerek sıkıştırıyor ve dişli lastik yapınızı bir süre sonra kaybediyorsunuz. Bu durumda artık zincir gerekli oluyor.
Bizim örneğimizde Volkswagen Amarok’lu bir grup, biraz da tecrübesizlikleri ile yolun bir kısmını bozmuşlardı. Araçlarında zincir yoktu ama iri dişli off-road lastikleri takılıydı. Aşağıda arkadaşların bozduğu bu kısmı görebilirsiniz.
Biz de bu kısımda artık kar lastiklerinin yeterli olmayacağını düşünerek zincirimizi taktık.
KNK marka zincirimiz kaliteli değildi. Buradan bu yazıyı okuyanlara KNK markasını tavsiye etmiyoruz. 50 TL gibi bir fiyata ön iki teker için bir çift KNK marka zincir almıştık. Piyasadaki en ucuz fiyatlı ürün. Metallerin arasındaki plastik aksamlardan, montaj kitapçığına kadar tamamen kalitesizdi. Sık sık kırıldı. Ertesi sabah göl kenarında tanıştığımız Sezgin Abi’nin bize verdiği pense, tel, sağlam ip benzeri malzemeler ve yardımları ile sık sık o soğukta zincirin kırılan yerlerini tamir etmek için uğraştık. Tabi her seferinde zinciri çıkarıyor ve geri takıyorsunuz tekere.
Yine motorlu gezilerden alışkanlık tedbir amaçlı yanımızda getirdiğimiz bungee’ler (lastikli kanca) zinciri germede çok faydalı oldu.
Zincire ve aracımızın yüksekliğine rağmen kar kalınlığı arttıkça yolun orta kısmındaki karlar ön panele sürtmeye ve aracın altına birikmeye başlıyor. Zaten sizden önce geçen araçların (varsa) teker izini takip ederek ilerliyorsunuz.
Bir yerde aracımızın altına biriken kar nedeniyle, 4 çeker olmamıza rağmen zincirsiz olan arka tekerler kayarak yolun kenarındaki küçük dere yatağına oturdu. Alttaki karı küremeden çıkamayacağımızı anlayınca küreğimiz ile önce dört tekerin önünü, daha sonra da uzanabildiğimiz kadar aracın altındaki karları temizledik. Bu şekilde oradan da çıkabildik.
Aracınız 4X4 te olsa, yoğun kar koşullarında tüm tekerlere zincir takmak gerektiğini öğrenmiş olduk.
İlk denemede zincir kırılıyor :
İkinci deneme :
GECE
Özellikle kış kamplarında ısınarak, iyi uyuyarak geçirilen bir gecenin önemi büyüktür.Yorgunluğun üzerine ve ertesi günkü faaliyetler için enerji toplamış, zinde bir vücutla başlamak için gece uykusu önemlidir.
Gece için malzemelerimiz :
- Çadır (yazlık)
- Matlarımız (kauçuk)
- Uyku Tulumu (Gelert Hibernate 400 DL 3/4 mevsim uyku tulumu (-8.5 comfor, -22.5 limit)
- Cep sobaları (zippo yakıtı ile çalışan)
- Isı Bantları (Decathlon’dan alınan Aptonia marka, ayak altlarına yapıştırılan)
- Battaniyeler
Hava karardıktan sonra sıcaklık hızla düştü. Akşamı -12 derece civarlarında geçirdik. Gece uyurken ise -18 e düştü. Gece dışarısı -18 iken çadırımızın içi -8 dereceydi.
-8.5 a kadar comforlu olması gereken tulumlarımız tam performanslı çıkmadı. Benim ayaklarım -8 derece olan çadır iç sıcaklığında ve tulumun içinde olmasına rağmen üşüdü ve gece ortalarına kadar uyuyamadım. Sabaha karşı 4 gibi ayağıma battaniye sararak ancak dalabilmişim. Ayaklarımı ısıtamamamda cep sobamda bir sorun çıkması ve yakamamamın da etkisi oldu. Ayrıca ısı bantlarının hikaye olduğunu gördüm. İçerisinde demir tozu, aktif karbon vs. bulunduran bu ürünlerin aktifleşmesi için sürtünme ve hava (oksijen) gerekiyor. Dolayısıyla ayakkabı, tulum içi gibi havasız ortamlarda ve yeterince sürtünme (ayak altına yapıştırıp trekking yapmak gibi) yok ise ısınmıyor.
Gece boyunca tuvalet ihtyiacı oldukça çadırdan çıkıyorsunuz. Haliyle bu durum da insana ısı kaybettiren, tekrar ısınma ihtiyacı doğuran bir durum. -18 derecede dışarıda işemenin zorluklarını ise bir sonraki yazımda bulabilirsiniz 😀
Aşağıdaki fotoğrafta dışarıdaki termometreyi çadırın içine aldıktan birkaç dakika sonraki bir ölçümü görebilirsiniz (-12)
YEME – İÇME
Kamp yerine geldikten sonra ilk iş olarak çadır kurma ve paralelinde ateş yakma işleri ile uğraştık. Bu sırada hava karardı. Akşam etkinliği olarak ise genelde yemek yapma, ateş başında yeme-içme, çay eşliğinde ateş başında sohbet gibi vakit geçirilir.
Burada işin keyifli olan kısmı kamp mutfağıdır. Beraber birşeyler hazırlamak, doğramak, pişirmek, bu sırada edilen sohbetler falan ortam budur.
Bu etkinlikte ise daha önceki kamplarımızda keyifli olan bu kısımların, belirttiğim sıcaklıklarda (-10 civarı) keyfinin kaçtığını gördük. Soğuk havada parmaklarınız donduğu için doğrama, karıştırma gibi ince işler yapamıyorsunuz. Akşam yemeği olarak pratik olsun diye sıcak suyla hemen hazırlanabilecek hazır çorba ve makarna düşündük. Çorbanın paketini yırtmaya kadar soğuk havada herşey zor oldu. Ertesi sabah kahvaltı merasimi yine aynı şekildeydi. sucukları doğramak, peynir dilimlemek vs. mümkün olmadı. Bu yüzden bu tarz etkinliklerde mümkün mertebe sandwich, tost gibi daha pratik veya hazır yemekler yapmak lazım. Metal tost makinesinin arasında ısıtılarak hazırlanan bir akşam yemeği, zaten halihazırda yanan kamp ateşinde daha kolay olacaktır.
Aşağıdaki fotoğraflar ertesi sabah kahvaltı hazırlığından :
Yiyecek-içeçeklerin muhafazası ise ayrı bir konu. Aracımızın içerisindeki 5 LT’lik sular bile sabah donmuştu. Kahvaltılıkları siz düşünün. Bu derece soğuk havalarda açıkta hiçbir şey bırakmamak, yiyecek ve içeçecekleri yalıtımlı çantalarda bulundurmak veya en azından gece boyunca battaniye gibi birşeylere sarmak gerek.
YAKACAK
Kampta gerek güvenlik gerek ısınma amaçlı ateşiniz sürekli olması gerekiyor. Ateş ne kadar güçlüyse o kadar rahat edersiniz. Akşam saatlerinin daha keyifli geçmesini sağlar. Heryer kar olunca kuru yakacak bulmak sıkıntı olur. Bu durumu düşünerek dağa çıkmadan bulduğumuz marangoz atelyelerinden kuru tahta almıştık yanımıza. Ancak daha verimli yanan odun tedarik etmenizi tavsiye ederim. Aracınızda yer varsa bir çuval odun işinizi görecektir. Tahtalar işlenmiş olduğu için kuru da olsa kolay yanmıyor ve ısı vermiyor. Ağacın cinsi de önemli.
Tabiat parkının sorumlusu Sezgin Abi ile ertesi sabah ateş başında çaylarımızı yudumlarken :
Sezgin Abi ile orada tanıştık. Kendisi bölgenin sorumlusu. Zincirimiz kırıldığı anlarda bize büyük yardımı dokundu. Traktörü ile çıkış rampamızdaki karları açtı. Daha da çıkamasaydık traktörü ile bizi çekecekti, sağolsun..
Sezgin Abi ile göl kenarında sohbet :
Kamp alanımız ve ertesi sabah yaptığımız yürüyüşten fotoğraflar :
Bu gezinin bence en güzel fotoğrafı :
Keyifli bir gezinin daha sonuna geldik. Bir sonraki gezide görüşmek üzere..
Amator kis sporu maceralarimizin ardindan ilk kis kampi tecrubesi ile kar-buz sevdasini bir kez daha bizimle paylasan dostlarima tesekkur ederim. Benim gibi bir yaz cocugunu okurken bile usutse de, dogayla icice olma, sessizlik ve huzur vaadeden ortam fotograflariyla guzel bir yazi olmus.