Ağustos 2010
Şener’in üniversite yıllarında başlayan dağcılık merakı ve bu ülkede yetişen her çocuk gibi küçükken sık sık söylediğimiz “Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın” şarkısı, bizi bu yüce dağa çeken en önemli iki faktör oldu.
Ilgaz Dağı Çankırı-Kastamonu yolu üzerinde, Kastamonuya yaklaşık 50 km’lik bir mesafede yer almaktadır. Ankara’dan iki türlü ulaşım mevcuttur. Birincisi Ankara-Kalecik-Çankırı-Ilgaz şeklinde, diğeri ise Ankara-Kızılcahamam-Çerkeş-İstanbul Samsun Yolu-Ilgaz şeklindedir. Tercih edilen istikametin aksine yol yapım çalışmaları nedeniyle biz ikinci rotayı tercih ettik.
Yol üzerinde Işık Dağı’na yaklaşırken, Sabun Deresi mevkiinde sağ tarafımızda ilginç bir kaya oluşumu olan Bazalt kayaları gördük.
Ankara’dan yaklaşık 3 saatlik yolculuk sonrası Ilgaz Dağı Milli Parkı’na vardık. Milli Park kapısından girdikten sonra az ilerdeki Mountain Resort Otel yakınlarında aracımızı bırakarak orman içerisinde dağ havasında kahvaltımızı yaptık. Ardından daha önceden bildiğimiz ve Karanlıkdere’ye kadar inen 3 km’lik yürüyüş parkuruna girdik.
Orman içerisinde yürüyüşümüze başladık. Yol boyunca sık sık üzerindeki yosunlardan uzun süredir orada durduklarını anladığımız kütük yığınları gördük. Sanki ormanı ıslah çalışmaları altında yaşlı ağaçların kesilmiş gövdelerine benziyordu. Ancak kesildikten sonra neden oradan alınmadıklarına bir anlam veremedik.
Gördüğümüz ilginç ayrıntıları fotoğraflayarak devam ettik.
Parkurdan ufak sapmalar yaparak yukarıda bulunan kırlara çıkıp manzarayı daha geniş bir şekilde gözlemledik.
Köknar Ağaçları
Aşağıda kalan yürüyüş parkuru
Bir süre daha yürüdükten sonra, Karanlıkdere’ye vardık. Dere bildiğiniz kaynak. Fotoğrafta gördüğünüz taşların arasından eğilip su içerken bizzat dere tabanında kumların arasından suyun çıktığını gördüm.
Burada mola vererek yanımızda getirdiğimiz yiyeceklerden yedik, kendimizi serinletmek için derenin buz gibi sularına girdik.
Karanlıkdere’de bir hatıra fotoğrafı alarak, başlangıç noktamız olan Mountain Resort Otel civarına geri döndük.
Vakit öğleni çoktan geçmişti. Dağa çıkışımızı ertesi gün için planladığımızdan, gece kalacağımız kamp yeri olarak ormanın içerisinde aracımızla gidebileceğimiz en ileri noktayı bulmaya çalıştık.
Ağaçların arasından görünen Küçük Hacettepe
Gelmeden önce araştırdığımız ve su kaynağı bulunan kamp alanına varmayı planlıyorduk.
Ormanın içerilerine doğru yolculuk:
Bizden önceki gezginlerin kamp kurduğu açık alana vardık.
Kamp yerinde en büyük ihtiyaç su olduğu için, önceki kampçıların kullandığı su kaynağını aramaya başladık. İnternetten okuduğumuz yazılardan bulunduğumuz noktalaya yakın bir yerlerde su kaynağından bahsediliyordu.
Hava yavaştan kararıyordu. Zaten az olan akşam güneşinin orman zeminine ulaşmasını köknar ağaçlarının yaprakları engelliyordu.
Loş orman ışığında su kaynağını bulmak için yolun altına doğru yürümeye başladık. Gezimize başlamadan önce, diğer gezilerimizde olduğu gibi gideceğimiz yer ile ilgili internetten araştırma yapmıştık. Faaliyet alanımızın iklim koşulları, arazi yapısı, risk ve tehlikeleri üzerine pek çok yazı okuduk. Kastamonu yöresi ve Ilgaz Dağları ile ilgili okuduğumuz yazılarda dikkatimizi çeken en önemli konu bu yörenin ülkemizdeki ayı nüfusunun en yoğun olduğu bölgeler içinde olmasıydı.(Türkiye’de ayı nüfusunun en fazla olduğu bölgeler : 1- Doğu Karadeniz 2- Kastamonu ve Ilgaz Dağı Bölgesi) Yerdeki otların arasında kalan toprak bölgelerde ayı izleri gördük. Akıllarda zaten ayı korkusu olduğundan ormanın içindeki en ufak bir kıpırtıyı, sesi direk olarak ayının varlığına bağlıyorduk. Bu durum bizi iyice tedirgin etmişti. Yürürken bir yandan bu konu ile ilgili sohbet ediyor, şaka ile karışık bir ayı ile karşılaşma durumunda nasıl hareket edeceğimizi planlıyorduk. Ayı ile karşılaşırsak mümkün mertebe yavaş hareket edecek, kesinlikle kaçmaya çalışmayacak, illa kaçmak zorunda kalırsak yukarı doğru değil, aşağı doğru koşacaktık.(Yine okuduğumuz yazılardan ayıların yokuş yukarı daha hızlı koştuğunu öğrenmiştik.) O sırada 10 metre kadar aşağımızda çalıların arasında bir hışırtıyla birlikte hareketlilik oldu. Bir an Şener’le göz göze geldikten sonra, patikadan yukarı doğru tabana kuvvet koşmaya başladık 🙂 Muhtemelen ikimizin de hayatımızda yaptığımız en hızlı koşumuzdu.
Aşağıdaki haritada bu macerayı yaşadığımız yerleri ayrıntılı olarak görebilirsiniz.
Bu olaydan sonra kamp yeri olarak ana yola yakın, en azından daha güvenli bir yer aramaya başladık. Üstteki haritada işaretlediğimiz “ayı izlerini gördüğümüz yer”den “kamp alanı”na giderken bir fotoğraf
Hava kararmak üzereyken kamp alanına vardık. Hızlı bir şekilde çadırımızı kurup, yemek ve ısınmak için ateşimizi yaktık.
Her ne kadar vahşi doğada olsak ta meslek gereği işlerimizi aksatmıyoruz.
Ben çalışırken Şener gökyüzünü fotoğrafladı.
Güzel bir güne uyandık.
Eşyaları toparladıktan sonra önceki gün kamp kurmaya niyetlenip ayıdan korktuğumuz için vazgeçtiğimiz, ormanın içinde aracımızın ilerleyebileceği son noktaya kadar geldik. Buradan sonra yaya olarak devam edeceğiz.
Tırmanış boyunca rotamız aşağıdaki gibi oldu.
Başladığımız yerden zirve
Yükselti arttıkça bitki örtüsü azalıyor.
Haritada “Geçit” olarak işaretlenen yere ulaştık.
Geçitte mola verdik.
3 saatlik bir tırmanışın ardından zirveye ulaştık. Arkada görünen yer Büyük Hacettepe.
Zirvede ikinci molamızı verirken, yiyeceklerimizi arabada bıraktığımız gerçeğiyle yüz yüze geldik 🙂
Neyseki yeterli çayımız vardı.
Küçük Hacettepe’den Büyük Hacettepe’ye bakış.
[pro-player]http://www.deretepe.net/wp-content/uploads/ILGAZZIRVE.flv[/pro-player]
Zirvede hatıra fotoğrafı çektikten sonra inişe geçtik.
İniş yolumuzda görünen yaylalar.
Dönüş yolunun geçitten sonraki kısmında farklı bir rota izleyerek aracımıza ulaştık.
Bir sonraki gezi yazımızda görüşmek üzere…
Son Aramalar
ılgaz dağı nerede, ılgaz, ılgaz dağı milli parkı, ılgaz dağı, ılgaz dagı şarkısı, bazalt, ılgaz anadolunun hikayesi, ılgaz milli parkı, ılgaz dağları, gezi yazısı, ılgaz şarkısı, ılgaz dağ evleri, ılgaz dagının şarkısı, ilgaz daginin hikayesi, hacettepe, ılğaz anadolu\nun öyküsü, ılgaz dağı nerededir, köknar ağacı, ılgaz anadolunun sen yüce bir dağısın hikayesi, ilgaz dağina tirmaniş, ılgaz daği hava durumu, ılgaz dağları nerede, ILGAZ DAĞI HAKKINDA BİLGİ, ılgaz zirve, ılgaz dağları nerededir
Harika bir gezi ve yazı olmuş. Ayı muhabbeti .ok eğlenceliydi, ama iyi ki karşılaşmadınız da eğlence olarak kaldı 🙂
Soru 1: Ayı korkusundan sonra “Güzel bir güne uyandık” demişsiniz. Sağsalim uyandığınız için şükrettiniz mi?
Soru 2: “Taş düşebilir, ayı çıkabilir” tabelasını gördünüz mü?
Soru 3: Küçük Hacettepe’de küçük hacetinizi Büyük hacettepe’de büyük hacetinizi giderdiniz mi?
Çok gözükara gördüm Şener-M.Ali ikilisini, neyse ki çölde değilsiniz, Allah muhafaza kutup ayısı saldırısı an meselesi. Süper bir macera, tebrikler:)
Siz niye ayıdan korkuyosunuz ki .Ayı sizden korkmalı bence 🙂
Öncelikle sizleri tebrik etmek istiyorum. Sitenizi yeni keşfettim. İkinci gezinizi okuyorum. Resimleriniz harika. Sizi izlemeye devam edeceğim. Hem gezilerinizi bizlerle paylaştığınız için hem de meraklılarına rehber olduğunuz için teşekkür ederim. Daha nice keyifli gezilere ulaşma şansınız olması dileklerimle.
Abi hayranınızım , acaba 1 kişilik daha kadronuz varmı ?:) Resimlere baktıkca doğa sevgim artıyor.
Geri İzleme: Türkiyedeki Milli Parklar Bölüm 2